Ankara Bahçelievler ‘43. Sokak’taki evde temelleri atılan Yeni Türkü’nün doğum tarihi 1977. Hacettepe Tıp öğrencisi Zerrin Yaşar (Atakan), Hacettepe’den mezun patoloji uzmanı Selim Atakan ile ODTÜ Mimarlık’ı bitiren Derya Köroğlu’ndan oluşan grup, Latin Amerika müziğindeki yeni hareket ‘nueva cancion’dan (yeni şarkı) etkilenerek bu ismi seçmişti. İsmi öneren ise, kendi edebiyat dergisinin adını onlara veren şair Yaşar Miraç’tı.
Mesleklerinden arda kalan vakitlerde müzik yapan Yeni Türkü üyeleri ilk albüm Buğday’ın Türküsü’nü 1979’da yayınladı. Zorlukla çıkardıkları albümü, çalıştıkları yerlerden izin alamadıkları için konserlerle tanıtamamıştı grup. 12 Eylül 1980’de asker devlet yönetimine el koyunca ‘sosyal içerikli’ Buğday’ın Türküsü yasaklanmış ve satışı tezgah altına inmişti.
Buğdayın Türküsü’yle ilk hedef kentsoylu insana türküyü çağdaş normlarda sunmak, kültür mirasımızın nitelikli örneklerinden beslenmekti.
Elemanların cepten para harcayarak çıkarttıkları Buğday’ın Türküsü’nde Selim Atakan’ın Nazım Hikmet, Can Yücel ile Yaşar Miraç’ ın dizelerine yazdığı besteler bulunuyordu. Bu arada, uduyla gruba yeni kapılar açacak Murat Buket 1980’de katılmıştı Yeni Türkü’ye.
Delikan ile Derman filmlerinin müziklerini yaparak adını duyuran, Altın Portakal ödülü de kazanan grubun kadrosu Seksenler’in başında genişlemişti: Selim Atakan (piyano, flüt, kanun, akordeon), Derya Köroğlu (gitar, bağlama, vurmalılar), Murat Buket (ut, gitar, vurmalılar), Tuğrul Bayrak (bas gitar), Eftal Küçük (gitar, buzuki, kemençe), Tuncer Tercan (bağlama, divan sazı, cura, vokal), Fuat Oburoğlu (flüt ve nefesliler).
‘Karanlık dönemde aydınlık müzik’ yaparak ümit aşılayan Yeni Türkü, 12 Eylül’ün ardından gerek politik engellemeler, gerek de vatani görev gibi durumlardan tam verimle çalışamayınca ikinci albüm Akdeniz Akdeniz (1983) gecikmişti.
Telli Telli
‘Özgün müzik’ ile ‘Akdeniz tadı’ diye iki yeni kavramı taşımıştı yerli popa Akdeniz Akdeniz. Albüm ilk günlerde dikkat çekmezken, bir süre sonra Telli Telli’nin yardımıyla tam anlamıyla patlamıştı. Manos Loizos’un bestesine Murathan Mungan’ın yazdığı sözlerle sevilen, remiksleri yapılan Telli Telli, Yeni Türkü’yü magazin basınıyla tanıştırmıştı.
Garip bir durum oluşmuştu Yeni Türkü fotoğrafında. Gazinolarda başka sanatçıların seslendirdiği Telli Telli’yle halay çekilip göbek titretiliyor, şarkının sahibi Yeni Türkü olabildiğince muhalif şarkılarla ’12 Eylül paşaları’na üstü kapalı göndermelerde bulunuyordu.
1985’te TRT denetimi, yerel sazların da katkısıyla gerçekleştirilmiş Film Müzikleri albümündeki Yeni Türkü arayışlarını bir bir budayarak, ekranları, mikrofonları gruba kapamıştı…
İstanbul’a taşınan Yeni Türkü, TRT sansürü sonucu ‘konser grubu’ haline gelirken, Olmasa Mektubun’un yer aldığı Günebakan albümünü 1986’da yayınlanmıştı.
Cengiz Onural’ın kemençesiyle katıldığı topluluk, Murathan Mungan’ın dizelerini içeren bestelerle, Klasik Türk müziği formlarının kullanılmasıyla müzikseverin gönlüne iyiden iyiye girmişti artık.
Ardından, ünlü şairlerin ünlü yapıtlarına yazılmış sıcacık bestelerle Dünyanın Kapıları (1987) ile Yeşilmişik (1988) albümleri Yeni Türkü’yü zirveye taşımıştı…
Selim Atakan Ayrılıyor
Ancak, müzikal anlaşmazlıklar baş göstermişti. 1990 tarihli Vira Vira için gruba Halis Bütünley (davul) ile ‘Hadi gene iyisin Tayfun’ (Tayfun Duygulu-klarnet) dahil edilmiş, makine soundunun hakim olduğu albümün sonrasında Selim Atakan ayrılmış, yıllardır bas gitar çalan Tuğrul Bayrak da veda etmişti.
Kriz kısa sürmüş, akustik sounda dönen grup Derya Köroğlu, Murat Buket, Fuat Oburoğlu, Cengiz Onural’ın ürettiği Aşk Yeniden albümüyle eski kulvara dönmeyi becermişti.
Tam işler rayına oturmuşken bu kez de 1994’de yayınladıkları Külhani Şarkılar albümü, oynak parça Cevriye’nin varlığına rağmen satmamış, rebetiko kokan albümün bozduğu morali, sevilen TV dizisi Süper Baba’nın müziklerinden oluşan albüm bir derece onarabilmişti.
Şimdi de, ‘amatör ruh’un Yeni Türkü markasını taşıyamama sorunu çıkmıştı. Elemanlar müzik dışındaki işlerden ekmek yerken Derya Köroğlu tamamen müzik sektörünün içindeydi ve arkadaşlarından Yeni Türkü’ye daha fazla vakit ayırmalarını talep ediyordu.
Genişleyen müzik pazarının, patlayan çatlayan popun, medyanın isteklerine Köroğlu haricindekiler bir türlü ayak uyduramayınca asıl kopuş meydana gelmiş, Yeni Türkü’nün sevilen parçalarının toparlandığı Her Dem Yeni albümünün ticari başarısı da dağılmayı önleyememişti Temmuz 1997’de.
Yeni İsimlerle Yeni Türkü
Köroğlu, gruba sürekli eşlik eden müzisyenlerden ve konservatuvarlı gençlerden bir gecede yeni ekip kurmuş, Fatih Ahıskalı (ut), Furkan Bilgi (kemençe, tambur), Raci Pişmişoğlu (bas gitar), Erdinç Şenol (davul), Erkin Hadimoğlu’yla (tuşlular) Yeni Türkü firmasının sürebileceğini kanıtlamaya soyunmuştu.
Yeni isimler, konserlerde Yeni Türkü’nün arkasında çalmış olduğundan operasyon sancılı geçmemiş, kısa sürede aynı sound yakalanabilmişti.
İyi güzel de, şarkıları kim yazacaktı? Selim Atakan’dan sonra Cengiz Onural gibi bir ismi de yitiren Yeni Türkü, sadece Derya Köroğlu’nun yaratı gücüne bel bağlar duruma gelmişti. Nitekim 1997’den sonra grup yalnız ‘Yeni’ (1999) albümünü üretirken, Derya Köroğlu yeni arkadaşlarıyla ’eskiyi söyleyerek’ Yeni Türkü bayrağını dalgalandırmıştı nostalji denizinde…
2009’da Yeni Türkü’ye emeği geçmiş bütün isimler, büyük senfoni orkestrası eşliğinde İstanbul Açıkhava Tiyatrosu sahnesinde buluşmuştu. Bu tarihi konserin ardından yeni havayla yola devam eden grup, 2012’de Derya Köroğlu, Serdar Barçın, Erkin Hadimoğlu, Furkan Bilgi’li kadrosuyla Şimdi ve Sonra albümünü yayınladı.
Buğdayın Türküsü albümü de 35 yılın ardından yeniden piyasaya sürülerek genç kuşaklara ulaştırıldı.